TEDE-PORT

Girişimcinin El Kitabı

Girişimcinin El Kitabı

Yenilik Kaynakları

Yenilik farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Hiç beklenmeyen bir hata veya önemsiz gibi görülen bir olay yeniliğin sürecini başlatacak ilk kıvılcım olarak değerlendirilebilir. Elbette yenilik ilginç fikrin zamansız bir şekilde akla gelmesi değildir. Böyle olsaydı yeniliği bir süreç olarak tanımlamaya gerek kalmazdı. İşletme için yeniliğe ulaşmak, yenilik için gerekli olan fikirlerin kaynağından haberdar olmak demektedir. Bu kaynaklar, temel olarak teknoloji ve pazar bilgisidir. Teknolojik gelişmeleri takipetmek, pazarın durumunu ve potansiyelini değerlendirmek; yeniliğe kaynaklık eden faktörlerin elde edilmesi için önemlidir. Diğer yandan işletme, yeniliğin hangi kaynaklardan geldiğini bilmelidir. Çünkü böylece işletmeye yenilik için yapılacak araştırmalarda kaynaklarını en uygun şekilde tahsis etme imkânı elde eder. Bunun yanında yeniliğe kaynaklık eden bilgilerin hangisinin yeni ürün ve hizmet oluşturmada önemli bir potansiyele sahip olduğunu bilebilir. Ayrıca işletme yeniliğin kaynağını bilerek potansiyel rakiplerini tanıma noktasında önemli ipuçları elde eder.

İşletmeler için yeniliğin kaynağı kullanıcı, üretici veya tedarikçi olabilmektedir (Uzkurt 2017, syf.190). Bunun da ötesinde tüm işletme dışı kurum, kişi, örgüt veya ülkeler yeniliğin kaynağı olabilir. Bunların hepsi yeniliğin dışsal kaynakları olarak ifade edilebilir. Ayrıca işletme, kendi içindeki süreçlerden hareketle yenilik fikirlerine ulaşabilir. Örneğin finans biriminin kredi ve fonlama süreçlerinden tecrübe ettiği bir durum, işletmenin örgütsel bir yenilik sürecine girmesi ile sonuçlanabilir. Yeniliğin içsel kaynakları, işletme içindeki fonksiyonları ve çalışanları kapsamaktadır. Bir diğer yenilik kaynağı ise durumsal olarak değerlendirilebilir. Belirli şartlara bağlı olarak ortaya çıkan şartların getirdiği yeni fikir, olay ve teknolojiler yeniliğin ortaya çıkmasını sağlayabilir (Uzkurt 2017, syf.191).

4.1. Yeniliğin Dışsal Kaynakları

Pazarlar ve müşteriler, yenilik toplulukları, rakipler ve tedarikçiler, stratejik ortaklıklar, üniversite, kamu kurumları ile özel kuruluşlar ve diğer ülkelerin yenilik aktörleri; işletmelerin yenilik kaynağı olarak faydalanabileceği dışsal kaynaklardır.

4.1.1. Pazarlar ve Müşteriler

Pazarlar ve pazarda yer alan müşteriler, işletmeleri yeniliğe sürükleyen en önemli kaynaklardır. İşletmeler, doğası gereği müşteri odaklı olmalıdır. Müşterilerin istek ve ihtiyaçlarını rakiplerine nazaran daha etkin ve verimli bir şekilde cevaplayan işletmeler, her zaman yenilik yapmaya gereksinim duyarlar. Çünkü kendileri için gerekli olan müşteri odaklılığın bir parçası da yenilikçi olmayı gerektirmektedir. Hem ürün ve hizmet hem de süreç yeniliklerinin müşteriye yansıması, işletmeler için önemlidir. Bu bağlamda işletmeler, kullanıcı (müşteri) merkezli bir yenilik anlayışına sahip olarak müşterilerini yenilik sürecine dâhil etmeyi değerlendirmektedirler. Kullanıcı merkezli yenilikler, üretici merkezli yeniliklerden çoğunlukla daha avantajlı olabilmektedir. Çünkü kullanıcılar, yenilik sürecine aktif olarak katıldıklarında istedikleri şeyi tam olarak geliştirme imkânına sahip olabileceklerdir. Kullanıcıların sadece yenilikten faydalanan değil aynı zamanda üretimde rol üstlenen bir aktöre dönüşmesi, üretici ve kullanıcı arasında sıkı ve dinamik bir iletişim ve işbirliğini de gerekli hale getirmiştir. Elbette pazardan ve müşterilerden/kullanıcılardan yenilik sürecine katkı sağlayacak bilginin elde edilmesi ve onun anlamlı hale getirilmesi ancak pazardaki değişim ve yeniliğin seyrinin izlenmesi ve değerlendirilmesiyle mümkün olacaktır.

4.1.2. Yenilik Toplulukları

Yenilik toplulukları, yenilik için bir araya gelen kurum ve kişilerden oluşmaktadır. Yüz yüze veya İnternet ortamında bir araya gelen kişi ve kurumlar yeniliklere ilişkin bilgilerini paylaşırlar. Sosyal bir ortamda bilgilerin paylaşılması ve tartışılması, işletmeler için önemli bilgi ve geri besleme (feedback) sağlamaktadır. Bu toplulukların en önemli özelliği, yenilikçi kullanıcıların yeni fikirlerini diğer üyelerle paylaşmak ve tartışmak istemeleridir. Yenilik gruplarının üyeleri, üreticiler olabileceği gibi kullanıcılar da olabilmektedir. Kimi topluluk üyeleri aktif bir şekilde bilgi paylaşımı yapabilirken kimileri ise sadece topluluk içinde yapılan tartışma ve paylaşımları pasif bir şekilde dinleyebilir veya izleyebilir.

Yenilikçi işletmelerin kullanıcılar tarafından geliştirilen yenilikleri, rakiplerinden daha önce öğrenip bunları ticarileştirmeleri; yeni ürünlerin kabul şansını ve yayılmasını artırarak rekabetçi bir avantaj sağlayacaktır. Bunun yanında işletme, kullanıcılara üzerinde değişim, modifikasyon ve yenilik yapabilecekleri bir temel ürün verebilir ya da yenilikte kullanabilecekleri araçları temin edebilir. Böylece kullanıcıların yenilikçi çabalarının desteklenmesi sağlanmış olur.

4.1.3. Rakipler ve Tedarikçiler

Rakipler, işletmeler için yenilik ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir kaynak olarak değerlendirilebilir. İşletmeler birbirleri arasında bir takım fikir ve bilgi paylaşımlarını aralarındaki bir anlaşmaya dayalı olarak yapabilirler. Ayrıca bir anlaşma olmaksızın rakiplerin ürün ve hizmetlerini inceleyerek de yeniliklerden haberdar olabilirler. Rakiplerden edinilen bilgiler, doğru ve uygun pazarlama stratejileri ile bir araya getirilip işletme için uzun dönemli rekabet avantajı oluşturacak şekilde kârlı ve verimli sonuçlar ortaya çıkarabilir.

Rakiplerin yanı sıra tedarikçiler de yenilik için önemli bilgiler sağlayabilirler. Örneğin işletmenin pazara sunduğu ürün veya hizmet için ihtiyaç duyduğu malzeme veya süreçlerin farklı olabileceğine veya dönüşebileceğine dair alınan bilgiler işletmenin bir yenilik sürecine girmesine yol açabilir.

4.1.4. Stratejik Ortaklıklar

İki veya daha fazla sayıda işletmenin tüm taraflara fayda yaratacak şekilde bilgi ve kaynaklarını paylaşmasına yönelik olan anlaşmalara stratejik ortaklık denilmektedir (Vyas vd., 1995). Stratejik ortaklıklar kurarak işletmeler, hem kaynaklarını birleştirmekten dolayı ortaya çıkacak olan sinerjiden yararlanmak isterler hem de kendi zayıf oldukları alanları ortaklık kurdukları tarafların güçlü yanları ile kapatmaya çalışırlar. Elbette stratejik ortaklığın bazı potansiyel riskleri de bulunmaktadır. Bu risklerin önde gelenleri; gizli bilgilerin rakiplerin eline geçmesi, sahipliğin veya işletme kontrolünün kaybedilmesi ve işbirliği yapan işletmelerin amaçlarının farklılığından dolayı çatışma yaşanabilmesi olarak sıralanabilir. Bundan dolayı işbirliğinde taraf olan işletmeler için işbirliğinin amacı, kapsamı ve süresi önemlidir.

Son yıllarda bir stratejik ortaklık türü olarak yenilik ağları gündeme gelmiştir. Yenilik ağları, işletmelerin tedarikçi, üretici veya rakipleri ile bir ağ üzerinden yürüttükleri bir birliktelik olarak ifade edilmektedir. Yenilik ağları, yenilik sürecinde etkili olan aktörlerin kendi birimleri ve diğerleriyle bir araya gelip etkileşime dayalı olarak oluşturduğu bir ağ sistemidir. Böylece işletmeler, taraflar arasında yeni fikirlerin üretilmesinde paylaşılmasında ve yorumlanmasında hız kazanma, bilgiye ulaşımda kolaylık ve maliyetleri düşürme gibi faydalar elde etmeye çalışmaktadırlar. Yenilik ağları, mensubu olanları iki şekilde etkiler. Bilgi paylaşımı ve üyelerin kontrol gücü olarak ifade edilen bu etkiler; işletmelerin ağ içerisindeki konumunu, onun gücünü ve kontrolünü de yansıtması açısından stratejik bir öneme sahiptir. İşletmeler güçlü konumlarını koruyarak bilgi paylaşımlarından en yüksek derecede fayda sağlayabilirler.

4.1.5. Üniversite, Kamu Kurumları ve Özel Kuruluşlar

Yeniliklerin önemli kaynaklarından biri de üniversiteler ve yenilikle doğrudan ilgili kamu kurumlarıdır (KOSGEB ve TÜBİTAK gibi). Bunun yanında özel kurum ve kuruluşlar da yeni fikir, icat veya düşüncelerin ortaya çıkarılmasını sağlamaktadır. Üniversitelerde yapılan akademik çalışmalar ile TÜBİTAK gibi araştırma kurumlarında yapılan Ar-Ge çalışmaları genellikle bir ürün veya hizmete yönelik olmasalar bile işletmeler için yeniliklere yön verecek öngörüleri ortaya koyabilirler. Bunun yanında bu tür kurumlarda yapılan uygulamalı araştırmalar ile yeni makine veya yazılımlar geliştirilmektedir. İşletmeler bu araştırmalar neticesinde ortaya çıkan değerleri kendi yenilik süreçlerinde bir kaynak olarak görebilirler. Ayrıca, KOSGEB benzeri kurumlar ile yeniliklerin teşvik edildiği programlar takip edilerek mali veya yönetsel kaynaklara erişmek mümkün olabilir.

4.1.6. Diğer Ülkelerin Yenilik Sistemi Aktörleri

Küresel dünyada her ulusun yenilik sistemi, diğer ulusların yenilik sistemleri ile belli oranda bir ilişkiye sahiptir. Bu ilişkiler ile ülkeler diğerlerine göre daha geride olma durumuyla mücadele etmeye çalışırlar. Bazı ülkelerin belli başlı yenilik alanlarında diğerlerinden daha iyi olduğu bilinmektedir. Amerika’nın yazılım, film ve eğlence, İtalya’nın tasarım ve moda, Japonya’nın elektronik ve robotik sektörlerinin diğer ülkelere göre daha iyi bir konumda olması, işletmeleri bu alanlarda ilgili ülkelerin yenilik aktörlerini takip etmek zorunda bırakmaktadır.

4.2. İçsel Kaynaklar

Yeniliğin içsel kaynakları, temel olarak iki başlık altında toplanır. Bunlardan ilki işletme fonksiyonlarıdır. İşletme fonksiyonları, işletmenin farklı alanlarda özelleşen birimlerini ifade etmektedir. Buna göre işletmelerin pazarlama, üretim, Ar-Ge, finansman gibi farklı fonksiyonları vardır. Özellikler Ar-Ge birimi, yeni fikirler üretmek ve devam eden yenilik süreçlerini geliştirmek için öncü bir role sahiptir. Elbette pazarlama, üretim veya finans gibi farklı fonksiyonlardan da yeni fikirler ortaya atılabilir. Fakat hangi fonksiyon tarafından başlatılmış olursa olsun tüm yenilik süreçlerinde farklı fonksiyonların bir arada ve uyumlu çalışması gerekmektedir. Önceden de ifade edildiği gibi yeniliğin bir süreç olması, fonksiyonların uyumlu çalışmasını zorunlu kılmaktadır.

Yeniliğin içsel kaynaklarından biri diğeri ise çalışanlardır. İşletme fonksiyonlarını yerine getiren bireyler olarak çalışanlar, yeni fikirlerini ifade etmekten fikrin ticarileşmesine kadar geçen sürede etkili olmaktadırlar. Farklı işletme fonksiyonlarında olduğu gibi çalışanlar da uyumlu bir şekilde çalışabilmelidir. Ahenk ile çalışamayan fonksiyonlar ve çalışanlar, verimli yenilikler ile sonuçlanan süreçlere sahip olmaktan uzaktır.

4.3. Durumsal Kaynaklar

Yenilik, içsel ve dışsal kaynaklar haricinde bazı koşulların oluşması veya şartların yerine gelmesi ile de ortaya çıkmış olabilir. Bu durumda yeniliği ortaya çıkaran kaynağın durumsal olduğu söylenebilir. Durumsal kaynaklar, iç ve dış çevre faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan durumları ifade etmektedir. Durumsal kaynaklar; planlanmış işletme faaliyetleri, beklenmeyen olaylar ve yaratıcı yıkım başlıkları altında incelenmektedir.

Planlanmış işletme faaliyetleri, işletmenin yenilik yapmak için planlı bir şekilde yürüttüğü faaliyetlerdir. Bu faaliyetler sonucunda yeni bir ürün, hizmet veya sürecin geliştirilmesine neden olacak yeni fikir, bilgi ve icatlar ortaya çıkmaktadır. Planlanmış faaliyetlerin dışında bazen beklenmeyen olayların gerçekleşmesi de yenilikler için kaynak oluşturabilir. Örneğin bir ihtiyaç için geliştirilen ürünün, o ihtiyacı karşılamakta yetersiz kaldığı ancak başka ihtiyaçları karşılamak üzere geliştirilmiş yeni bir ürün olarak ortaya çıktığı da görülmektedir. Bir diğer durumsal kaynak ise yaratıcı yıkım kavramı ile ifade edilmektedir. Daha önce de bahsedilen yaratıcı yıkımda yeni bir teknolojinin veya başka alanlardaki yeniliğin ortaya çıkması ile mevcutların hükümsüz kalması vurgulanmaktadır. Bu durum bazen de yeni bir sektörü ortaya çıkarıp mevcut sektörlerin ortadan kalkmasına neden olabilmektedir.

4.4. Yeniliğin Transferi

Yeni ürün ve hizmet için hangi kaynaklardan yararlanılacağını bilmek kadar yeni teknoloji ve pazar bilgisinin bu kaynaklardan nasıl transfer edileceğini bilmek de önemlidir. Çünkü yeniliğin kaynağı neresi olursa olsun işletmenin, bu kaynaklardan sağlanan yeni bilgiyi ürün ve hizmete dönüştürebilmesi için bu bilgileri etkin bir şekilde kendisine aktarması gerekmektedir. Bu aktarım, bazen yeni bilginin veya ürün ve hizmet fikrinin işletme birimleri arasındaki paylaşımı ile bazen de yenilik sisteminin işletmenin dışında kalan aktörlerinden işletmeye aktarılmasıyla gerçekleşebilecektir.

Farklı bilgi kaynaklarından, yenilik için işletmeye aktarılan teknolojik yeterliliklerin veya pazar bilgisinin etkin bir şekilde transferinin sağlanması için belirli faktörlerin dikkate alınması gerekmektedir. Yeniliğin etkili transferinin gerçekleşmesinde belirleyici olan bu faktörleri dört grupta toplamak mümkündür. Bunlar;

  • işletmenin yeniliği hazmetme/değerlendirme kapasitesi ile nakledici kurum ve kuruluşun yeniliği iletme kapasitesi,
  • yeniliğin kaynakları arasındaki kültürel farklılıklar,
  • yeniliğin doğası ve
  • transferin zamanlamasıdır (Afuah, 2003: 75).

4.4.1. İşletmenin Hazmetme ve İletme Kapasitesi

Yeni fikir, bilgi ve icatların başarılı bir yeni ürün/hizmet veya sürece dönüştürülebilmesi için işletmenin bu yeni bilgileri değerlendirebilecek yeteneklere, kapasiteye, teknik ve zihinsel altyapıya sahip olması gerekmektedir. Bu, işletmenin yenilikleri hazmetme kapasitesi olarak da nitelendirilir. Bu çerçevede pazarlama fonksiyonu tarafından elde edilen yeni pazar bilgilerinin etkin bir şekilde Ar-Ge ve üretim birimlerine aktarılması ve bu birimlerin de yeni pazar bilgilerini mevcut bilgi ve kapasitelerini de kullanarak başarılı yeni ürün ve hizmete dönüştürebilecek bir işletme yapısına sahip olması önemlidir.

Yeniliği transfer eden işletmenin hazmetme kapasitesi kadar yeniliği aktaran kurum ve kuruluşların nakletme kapasiteleri de etkili bir yenilik transferi için gereklidir. Yeni fikir, düşünce, bilgi ve icat gibi yeniliğe temel oluşturacak ana dayanakları üreten kurumların bunları diğer işletme, kurum ve kuruluşlarla paylaşabilecek ve iletebilecek belirli bir dağıtım mekanizmalarına sahip olması gereklidir. Aksi takdirde üretilen yeni fikir ve bilgiler topluma ve ekonomiye kazandırılmayan ve katma değeri olmayan salt bilgiler olarak kalabilecektir. Bu durumda da bu yeni bilgilerin ortaya çıkarılması için yapılan yatırımların geri dönüşümü sağlanamamış olacaktır. Diğer taraftan yeni fikir ve bilgileri üretenler açısından ise üretilen bu bilgilerin, ne tür bir ürün, fikir ve sürece kaynaklık edebileceği konusunda bilgilendirilmeleri ve yeni ürün ve hizmet üretimine nasıl katkı sağlayabileceklerine ilişkin yönlendirilmeleri de yeniliklerin transfer sürecinde oldukça önemli bir rol oynayacaktır.

4.4.2. Kültürel Farklılıklar

Yeni fikir ve bilgileri alan ve nakleden işletmelerin kültürlerinin farklılığı da yenilik transferinde etkili olan bir diğer faktördür. Dahası bir işletme içerisinde belirgin alt kültür farklılığının olması durumu da birimler arasında üretilen yeni bilgilerin paylaşılmasını zorlaştıracaktır. Yenilik transferi mutlaka iki taraf arasında gerçekleşecektir. Bu tarafların kültürel farklılıklarının fazla olması; yeni fikir, düşünce ve bilgileri alan işletme tarafından değerlendirilmesinde bazı güçlükleri beraberinde getirecektir. Buna paralel olarak bilgilerin paylaşımı ve aktarımı konusunda da kültürel farklılıkların bazı olumsuz yansımaları olabilecektir. Nitekim yenilik konusunda işletmeler arasındaki örnek alma girişimlerinin olumsuz sonuçlanmasının altında yatan temel problem taraflar arasındaki kültürel farklılıklardır.

4.4.3. Yeniliğin Doğası

Transfere konu olacak yeniliğin veya yeniliğe yol açacak fikir, düşünce, bilgi ve icadın türü ve niteliği de transferin etkinliğinde önemli rol oynayacak diğer bir faktördür. Yeniliğin radikal veya aşamalı; yeni bilgilerin açık, anlaşılır veya örtük, gizli olması transferde önemlidir. Kompleks özelliği olan veya radikal olan yeniliklerin transferi, alıcı işletmenin hazmetme kapasitesine de bağlı olarak daha zor olacaktır. Aynı şekilde daha yoğun ve örtük bilgilerin çoğunlukta olduğu yeniliklerin transferinde daha fazla iletişim, gelişmiş hazmetme kapasitesi ve iletme yeteneklerinin gerekliliği işletme için bazı zorlukları beraberinde getirecektir.

4.4.4. Zamanlama

Yeniliğe yol açacak yeni bilgilerin transfer zamanı da geliştirilecek yeni ürün ve hizmetlerin ticari başarısı için oldukça önemlidir. İşletmenin yeni bilgileri rakiplerinden önce transfer edip bu bilgilere dayanarak yeniliği ilk yapan olması, rakiplerine karşı rekabet üstünlüğü sağlamada önemli rol oynayacaktır. Yeniliğin rakiplerden erken transferi, yeni bilgilerin farklı alanlardaki kullanımına bağlı olarak daha yeni ve farklı alanlarda geliştirilecek ürün ve hizmetlerin pazara sunulması açısından da önem arz etmektedir. Yeniliğin transferinde geç kalınması, bu yeni bilgilerden rakiplerin daha önce yararlanması ve üstünlük sağlaması riskini ortaya çıkarabilecektir.

Yeniliğin rakiplerden önce transferi, arzu edilen bir durum olmakla birlikte yeniliğin yaşam sürecinin ilk aşamalarındaki transferi ise bazı olumsuzlukları doğurabilecektir. Çünkü yeniliğin ya da yeni fikir ve bilgilerin ilk aşamalarında belirsizliğin yüksek olmasından dolayı etkililiği de düşük olacaktır. Dolayısıyla yeniliklerdeki belirsizliklerin en aza indirilip sonra transfer edilmesi, hem transfer sürecini kolaylaştıracak hem de transfer eden tarafların yeniliği hazmetme ve iletme kapasitelerini geliştirmeleri için bir fırsat sağlamış olacaktır. Böylece yeniliğin transferi, işletme için daha etkin sonuçlar doğurabilecektir (Muah, 2003: 78).