Girişimcinin El Kitabı
Girişimcilik Efsaneleri
Girişimcilik konusunda pek çok konuda olduğu gibi çok sayıda eski veya yanlış bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgilerin de pek çoğu ya kulaktan kulağa ve ya İnternet aracılığıyla geniş kitlelere ulaşmakta ve insanların girişimcilik ile ilgili algılarını deforme edebilmektedir. Bu nedenle girişimci olmak isteyenler kadar girişimcilerin de bu doğru bilinen yanlışlar konusunda bilgi sahibi olması gereklidir. Aşağıda girişimcilik konusundaki efsaneler bulunmaktadır.
Efsane 1: Girişimcilik sürecinde en önemli konu iş fikridir
Girişimcilik süreci elbette bir iş fikrinin geliştirilmesi ile başlamaktadır. Bu açıdan iş fikrinin önemsiz olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Ancak girişimcilik başarısı için iş fikrinin niteliği, çarpıcılığı, potansiyelinin yüksek olması gibi özellikler; girişimci ekibinin niteliği, uyumlu çalışma becerisi, sahip olunan çevre gibi özellikler daha fazla öne çıkmaktadır. Hatta sürekli olarak yeni iş fikirlerini dinlemek durumunda olan melek yatırımcılar bile iş fikrinden çok girişimcinin kurduğu ekibin niteliğinin daha önemli olduğunu ifade etmektedirler.
Bunun yanında iş fikri, elbette hayata geçtiği sürece değerlidir ve bir kişiyi de girişimci yapan üretmiş olduğu iş fikrini gerekli kaynakları bir araya getirip değer yaratmasıdır. Bu nedenle ne kadar kıymetli olursa olsun tek başına iş fikrinin herhangi bir değeri yoktur.
Efsane 2: İş fikri çok karmaşık ise başarı garantidir
Başarılı girişimler incelendiğinde, iş fikri açısından basitliğin ön planda olduğu görülmektedir. Hatta bunu daha da ileriye götürerek, iş fikri basit ve anlaşılabilir olduğu ölçüde değer kazanmaktadır
denilebilir. Buradaki temel mantık, iş fikrinin alıcısının ürün/hizmeti çok fazla çaba harcamadan anlayabilmesidir. Çünkü girişimci ürününün tanıtımını yaptığında hedef kitlede yer alan bir kişiye ürününü tanıtmak için çok sınırlı bir zamana sahiptir. Bu nedenle karmaşık bir iş fikrini kimse oturup anlamak için çaba sarf etmeyecektir. Başarılı iş fikirleri incelendiğinde de aynı durumun söz konusu olduğu görülebilir. Örneğin, Dropbox dosya, Instagram fotoğraf paylaşım sistemidir.
Yemeksepeti.com online yemek sipariş, hepsiburada.com ise adı üzerinde ihtiyaç duyulan pek çok
ürünün online sipariş verilmesine yarar. Bu firmaların iş fikirleri ve değer vaatleri oldukça basittir ve bunların adını hiç duymayan bir potansiyel müşterinin bu firmaların ne iş yaptığını anlaması için çok fazla çaba sarf etmesi gerekmeyecektir. Bu nedenle iş fikrinin karmaşık değil basit olması, hangi değer vaadinde bulunduğunu net olarak belirtmesi önemlidir.
Efsane 3: Ürün kimsede yoksa başarı garantidir
Bu bölümde çokça vurgulandığı üzere girişimcinin en önemli fonksiyonu yenilik yapması ve yenilikçi özelliklere sahip bir işletme yapısı ortaya çıkarmasıdır. Ancak burada yeniliğin sadece, daha önce kimsede olmayan bir ürün/hizmet olmadığının akılda tutulması gereklidir. Elbette pazarda hiç rakibi olmayan hatta daha önce karşılanmamış bir ihtiyacı karşılayan bir ürüne sahip olmayı her girişimci ister. Bilgisayar, cep telefonu, İnternet, otomobil gibi ürünleri pazara ilk sunan işletme elbette rakiplerine karşı önemli bir üstünlük elde etmiştir. Ancak böyle ürünlerin sayısı çok olmadığı gibi bunların ortaya çıkartılmasının maliyeti de az değildir. Bu tip önemli ve pazarda hiç var olmayan bir ürünü ortaya koymak için işletmesini batıran girişimcilerin sayısı hiç de az değildir. Örneğin, yenilikçi bir insansız hava aracı tasarlayan Airware adlı firma, 118 milyon dolarlık bir yatırım almasına rağmen bu fonu rekabetçi bir ürün ortaya koyamadığı için batırmıştır (techcrunch.com). Bunun yanında bugün dünya devi olan Amazon, Apple, Tesla gibi firmaların hiçbiri pazarda ilk olma avantajını kullanabilen firmalar olmamasına rağmen pazara getirdikleri yenilikçi uygulamalar ile başarılı olmuşlardır.
Efsane 4: İşletme özkaynakla kurulacaksa iş planı hazırlamak gereksiz
İş planı genel olarak yukarıda da belirtildiği gibi farklı amaçlar için hazırlanabilen bir yol haritasıdır. Bunlar arasında, bir kamu kuruluşundan hibe almak, melek yatırımcıdan yatırım veya bankadan kredi almak sayılabilir. Bu durumda girişimcinin iş planı hazırlamadan bir girişimi meydana getirmesi olanaksızdır. Burada yanlış bir inanış da girişimcinin hiçbir kişi veya kurumdan fon ihtiyacı yoksa iş planı hazırlamanın gereksiz bir çaba olduğu yönündedir. Ancak bu yaklaşım iş planının gerçekte neden hazırlandığı konusunda yeterince bilgi sahibi olmayanlar tarafından ileri sürülmektedir. İş planı, bir işin tüm yönlerinin detaylı biçimde ortaya konulması ve araştırılması için yapılır ve iş planının yapılması işin başlangıcında ortaya çıkacak riskleri azaltır. Bu nedenle başkasının parasını kullanırken gösterilen hassasiyet, kendi paramızı kullanırken de gösterilmeli ve iş planı hazırlığı yapılmalıdır.
Efsane 5: İş fikrini kimseyle paylaşma
İş fikrinin niteliği başarı için önemli olabilir ancak bu bile her zaman yeterli değildir. Pek çok başarılı iş fikri, sadece yeni oldukları için değil, bu fikri başarılı şekilde uyguladıkları için öne çıkmaktadırlar. Örneğin, Starbucks firması ne kahveyi ne de kahveciliği keşfetmiştir. Tüm yaptığı İtalya’daki kahve kültürünü Amerikan tüketicisinin ihtiyaçlarına adapte etmek ve geliştirdiği formatı tüm dünyaya başarılı şekilde ihraç etmek olmuştur. Özellikle yenilikçi ve teknoloji özelliği yüksek bir iş fikri geliştiren kişilerin, bu fikirlerini kendilerine saklayarak üzerinde çalıştıkları ve işletmeyi kurup ürünü pazara çıkarıncaya kadar iş fikrini kimse ile paylaşmadıkları sıkça görülmektedir. Bu girişimci adayları, bu fikirlerine çoğu zaman âşık olmakta ve kimseyle paylaşmadıkları için de eksiklik ve hatalarını görememekte ve fikirlerini geliştirememektedirler. Bu nedenle fikirler ya pazara çıkamamakta ya da çıkıp başarı elde edememektedir.
Aslında paylaşılan fikirler hem ortak akıl yoluyla geliştirilebilmekte hem de yepyeni fırsatları beraberinde getirebilmektedir. Fikirlerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynayan kuluçka merkezleri de bu mantık üzerine çalışmaktadır. Potansiyel bir iş fikri bu tür merkezlerde çok sayıda yetkin kişi ile paylaşılarak geliştirilmektedir. Böylece hem iş fikrinin konsept ve müşteri testleri gerçekleştirilmekte hem de girişimcinin gerekli kaynaklara ulaşması kolaylaşmaktadır. Bu nedenle iş fikrinin ilgili kişiler ile paylaşılmasından çekinilmemesi gereklidir. Eğer bunun çalınacağından ve başkaları tarafından daha iyi yapılacağından endişe ediliyorsa bilinmelidir ki ürün pazara çıktığında herkes tarafından zaten bilinir olacaktır. Dolayısıyla ürünlerin ticari sır niteliği taşıyan özellikleri dışındaki özelliklerinin ilgili kişiler ile paylaşılmasından endişe edilmemesi gerekir.
Efsane 6: Başarısız girişimciye güvenilmez
Girişimciliğin en önemli tarafı yenilik yapmak olduğuna göre, başarı kadar başarısızlığın da önemli olduğunu kabul etmek gerekir. Girişimcilik kültürü üzerinde yapılan tüm araştırmalarda, başarısızlığa karşı tolerans düzeyinin yüksek olmasının işletmenin yenilikçi düzeyinin yüksek olmasındaki önemini ortaya koymaktadır. İlk denemede her şeyin yolunda gitme ihtimali çok düşüktür. Bu nedenle başarılı bir girişimci, aslında başarısızlıktan yılmayan, hedefine doğru sistemli ve kararlı bir şekilde ilerleyen kişi olmalıdır. Bugün yakından tanıdığımız Microsoft’un kurucusu Bill Gates, Apple’ın kurucusu Steve Jobs, Alibaba. com’un kurucusu Jack Ma veya Koç Holding’in kurucusu Vehbi Koç gibi önemli girişimcilerin iş hayatlarının başlangıcında veya devamında bir iflas tecrübeleri olmuştur. Buradan elbette, başarılı olmak için önce başarısız olmak gerekir gibi bir yaklaşım çıkarılmamalıdır. Ancak girişimcilikte başarısızlığın, sadece bir öğrenme sürecinden ibaret olduğunun bilinmesi gerekir.
Efsane 7: Girişimciler risk almayı sever
Girişimciliğin risk ile ilgili pek çok yönünün olduğu bu bölümde veya her girişimcilik kitabında anlatılır. Girişimcilerin risk aldığını söylemek de yanlış olmayacaktır. Ancak girişimciliği 18. yüzyılda olduğu gibi sadece risk üzerinden tanımlamak ve tıpkı bir kumar oyuncusu gibi girişimcinin sürekli risk aldığını vurgulamak da girişimcilik algısını yanlış yerlere götürebilmektedir. Hatta kimi yayınlarda girişimci tanımlanırken, girişimcinin risk almayı sevmesi gerektiği gibi gerçek dışı yorumlar da yapılabilmektedir. Girişimciler de elbette diğer kesimlerden insanlar gibi risk almaktadırlar. Ancak bu girişimci için ayırıcı bir özellik değildir. Risk, doğası gereği karar vermenin bir fonksiyonudur. Dolayısıyla birkaç seçenekten birini seçme durumunda olan herkes belirli düzeylerde risk alır. Hatta biraz daha detaylı olarak incelersek, hiçbir girişimci hesap kitap yapmadan belirli bir konuda karar vermez. Araştırma, bilgi edinme yoluyla aldığı riski ölçer ve bunu minimize etmeye çalışır, şartlar olgunlaştığında da kararını verir. Bu nedenle risk almak, girişimci olmakla değil karar verici olmak ile ilgili bir konudur.
Efsane 8: Girişimcilik parası olanların işidir
Bir girişim kuşkusuz belirli bir miktar sermaye ile kurulur. Ancak bu sermayenin sahipliği konusu ayrı bir tartışmanın konusunu oluşturmaktadır. Konuya tersinden bakılırsa, her parası olan kişi girişimci olabilir şeklinde bir düşünce çok mantıklı bir çıkarım değildir. Çünkü girişimcilikte para dışında başka özelliklere de sahip olmak gerekir. Bireyi girişimci olmaya yönlendiren en önemli etken “girişimcilik kapasitesi”dir (Alpuan, 1998). Bu kapasitenin olmaması durumunda, bireyin ne kadar parasının olduğunun da çok fazla önemi olmayacaktır. Girişimcilik kapasitesi yüksek olan bireyler, iş fikri için gerekli olan üretim araçlarını kiralama yoluyla elde edebileceği gibi farklı finansman kaynaklarından da (kamu kurumları, melek yatırımcılar, bankalar, yakın çevre) gerekli sermayeyi bulacak ve bulduğu sermaye ölçüsünde stratejik planlama yapacaktır.