Girişimcinin El Kitabı
Fikir Fırsat Problem ve İhtiyaç Kavramları
1.1. Fikir Nedir?
Fikir, bir ürüne dönüşeceği öngörülen tohumdur. Tohum nasıl bir sebzeye, meyveye, ağaca dönüşmediği sürece bir anlam ifade etmiyorsa fikir de böyledir. Bu tohumu nereye ekeceksiniz, ne zaman ekeceksiniz, nasıl büyüteceksiniz, büyütürken gerekli suyu ve ilaçları hangi parayla temin edeceksiniz, büyüdüğünde ne şartlarda kime satacaksınız, sattığınızda maliyetlerinizi karşılayıp kâr elde edebilecek misiniz? Bu sorular fikrinizin başarılı olmasını etkileyen faktörlerden sadece bazıları. Gördüğünüz üzere size süper gözüken bir fikir birçok faktöre bağlı olarak çok başarısız da olabilir çok başarılı da olabilir. O yüzden fikrinizin nasıl başarılı olabileceğini veya nasıl batabileceğini bilmek önemlidir.
Fikrinizin daha önceden düşünülüp düşünülmediğinin bir önemi yoktur, çoğu kişi “orijinal” bir fikriniz olması gerektiğini söylese de önemli olan doğru zamanda doğru yerde doğru şekilde hayata geçirip uzun soluklu bir hale getirmektir. Örneğin ülkemizde 2010 yılından itibaren İnternet üzerinden takı satmak için kurulan her iki girişimden biri batmıştır. Fikir olarak “kadınlar takı takmayı seviyor, İnternet üzerinden takı satayım” diye yola çıkarsanız başarısız olma olasılığınız yüksektir. Bu nedenle doğru analizi yapmanız gerekmektedir. Kadınlar takıyı nasıl, ne şekilde, nereden ve ne sıklıkla alıyor? Takı alırken, bulurken bir sıkıntı yaşıyorlar mı yoksa hayatlarından memnunlar mı? Gibi sorular sorarak analizinizi derinleştirmeniz gerekmektedir.
1.2. Fırsat Nedir?
Fırsat çevresel ve içsel faktörlerin yarattığı ortamla ilgilidir. Yani fırsat; uygun pazar şartlarının oluşması, ürünü yapacak ortamın oluşması, ürünü yapacak kişiler için doğru zaman olması ve ürünü yapacak finansal desteğin oluşmasıdır. Fikir aşamasındaki örnekten gidecek olursak uygun hava koşuluna, iyi toprağa ve mükemmel su kaynaklarına sahip olduğunuzda tohumun (fikrin) filizlenmesi bir fırsattır. Fırsatlar bazen teknolojik gelişmelerle, bazen pazar trendleriyle, bazen de yasalarla karşınıza çıkabilir.
Son yıllarda özellikle gençlerin çok yaygın olarak e-spora ilgi duyması bu konudaki eğitimler, bilgilendirme ve paylaşım web siteleri, sosyal gruplar gibi birçok girişimin doğması için fırsattır ki zaten bu konuda birçok girişimci bu fırsatı değerlendirmiştir.
Bundan on yıl önce e-ticaret siteleri kendi depolarını kurar, kendi ürünlerini satarlardı, değişen pazar şartları pazaryeri dediğimiz satıcıların üye olup kendi dükkânlarını açtığı platformları öne çıkardı. Bu da birçok küçük işletmenin doğması için fırsat yarattı. On yıl önce bir web sitesi nasıl kurulur, nasıl büyütülür, nasıl dijital pazarlama yapılır gibi birçok konuyu bilmesi gereken işletmeler yerini sadece sattığı ürüne odaklanan, web dünyasını çok da bilmesi gerekmeyen girişimcilere bıraktı.
Güneş enerjisi panellerinin 1970’li yıllarla karşılaştırıldığında 100 kat ucuzlaması girişimciler için fırsat niteliğindedir. Yıllar önce maliyetini zor çıkaracak bir teknoloji kısa sürede maliyetini çıkarabilir hale gelmiştir.
Özellikle çalışan insanların her şeye vakit bulamaması zamanlarını daha değerli hale getirmiştir. Bu nedenle birçok alışveriş merkezi vale hizmeti sunmaya başlamıştır. Bu da çalışan kesimin zaman problemi olduğunun fark edilip fırsat görülmesiyle ilgilidir.
1.3. Problem Nedir?
Potansiyel bir müşterinin veya müşteri grubunun yaşadığı sıkıntıya problem denir. Örneğin kullanılan akıllı telefonların şarjının çabuk bitmesi birçok müşteri için problemdir. Bunu fırsata çevirmek için farklı fikirler ortaya atılabilir. Farklı bir pil teknolojisini icat etmek bir çözüm olabileceği gibi taşınabilir bir batarya yapıp telefonun şarjı bittikçe bu batarya ile şarj etmek de bir çözüm olabilir. O yüzdendir ki birçok uzman “problemi sabit tutup çözüm seçeneklerinin üstünden geçin” der. Yani kendinizi akıllı telefonların şarjının çabuk bitmesi problemine adarsanız tek bir çözüme kafayı takmaktan daha kolay ilerlersiniz.
İnsanoğlunun çözmesi gereken binlerce problem vardır. Örneğin dünya ile ilgili en büyük problemler global ısınma, depremler, sel felaketleri, kuraklık, fırtınalar, kasırgalar diye sıralanabilir.
Nasa’nın yaptığı araştırmaya göre global ısınma nedeniyle deniz seviyesi 2100 yılına kadar 30 ile 120 santimetre daha yükselecektir. Bu da yaşanabilir alanların azalacağı anlamına gelmektedir. Tabi bu global ısınma probleminin sadece bir etkisidir. Buzulların erimesi, şiddetli kuraklık, su sıkıntısı, orman yangınları, su taşkınları, tarım ve balıkçılığın azalması, birçok bitki ve hayvan türünün azalması, alerjiler, astım ve bulaşıcı hastalık salgınları, hava kirliliği gibi birçok problem de global ısınmanın neden olacağı problemler arasındadır. Depremler de dünyamızın en büyük problemleri arasındadır. 2010 yılındaki Haiti’deki depremde 222 bin civarında kişinin öldüğü tahmin edilmektedir. Sel felaketleri nedeniyle 2010 yılından beri ölen kişi sayısı 28 binin üzerindedir. Amerika’daki 2012 yılındaki kuraklığın Amerika’ya maliyeti 20 milyar dolara mal olmuştur. 2011 yılında sadece hortum ve fırtınalar yüzünden ölen kişi sayısı 553’tür.
İnsan sağlığı ile ilgili halen kanser, AIDS, astım, şeker hastalığı, çocuk felci, Ebola gibi birçok hastalık başta olmak üzere halen birçok hastalığa çözüm bulunamamıştır. 2016 yılında iskemik kalp rahatsızlığı veya krizi yüzünden tüm dünyada ölen kişi sayısı 15.2 milyondur. Türkiye’de ise 2017 yılında iskemik kalp rahatsızlığı yüzünden 65 bin kişi, iyi veya kötü huylu tümörler yüzünden ise 81 bin civarında kişi ölmüştür. Diyabet gibi kronik hastalıklar ülke ekonomisi için de ayrı bir problemdir. 2012 yılında tip 1 ve tip 2 diyabet hastalığının SGK’ya maliyeti 10 milyar TL civarındadır. Diyabet hasta sayısının her geçen sene arttığı göz önünde tutulursa bu maliyetin devlete daha da yük olacağı kesindir.
Dünya sağlık örgütünün yaptığı araştırmaya göre dünyada halen 2 milyar kişi dışkı ile kirlenmiş bir içme suyu kaynağı kullanmaktadır. 2015 yılı verilerine göre 423 milyon kişi korunmasız kuyulardan ve sulardan, 159 milyon kişi ise göllerden, göletlerden, nehirlerden ve akarsulardan arıtılmamış yüzey sularını içme suyu olarak kullanıyor. Güvenli olmayan içme suyunun tüketilmesinin sonucu olarak her yıl 842.000 kişinin ishalden öldüğü tahmin edilmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün verilerine göre 2017 yılında tüm dünyada işsiz kişi sayısı 190 milyon civarındadır, Türkiye’de ise yine aynı yıl için işsiz kişi sayısı yaklaşık 3,5 milyon kişidir. Genel Sağlık Sigortası (GSS) primleri devlet tarafından ödenen kişi sayısı 2015 yılında yaklaşık 9 milyon civarındadır. Yani yaklaşık 9 milyon kişi ailede kişi başına düşen gelirin brüt asgari ücretin 1/3’ünden az olduğunu belirtmiş ve bu desteği almıştır. Amerika’da ise maddi durumu iyi olmayıp “Ek Beslenme Yardımı Programı (SNAP) / Food Stamp” alan kişi sayısı 2018 Ağustos itibariyle 40 milyon civarındadır. Yani “yemek yiyecek param yok” diyerek devletten destek isteyen 40 milyon Amerikalı her gün bu yardımlarla aç kalmadan yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır.
Görüldüğü üzere aslında etrafımızda çözülmesi gereken on binlerce problem vardır. Problemleri kanıksamak, problem olduğunu fark etmemek inovasyonun en büyük düşmanıdır. Çevreyi incelemek, sorgulamak, çözüm üretici olmak inovasyonun ilk adımıdır. Çözüm üretici olup etrafınızdaki problemleri, müşteriyi keşfettiğinizde fırsatları kovaladığınızda para kazanılabilecek birçok alan olduğunu göreceksiniz. Yurt dışına bağımlılığı azaltacak birçok ürün ekonomik kriz zamanlarında çıkmıştır. Bu nedenle ekonomik krizde bile etrafı gözlemlemek, firmaların hangi ürünleri maliyetinden dolayı alamadığını incelemek, o ürünlerin burada üretilip üretilemeyeceğini araştırmak girişimcinin asli görevidir.
1.3.1. Girişimler ve Çözdükleri Problemler
1.3.1.1. Mailchimp
Ben Chestnut ve Dan Kurzius adlı iki girişimci 2000’li yılların başında tasarım ajansı işletiyordu ve birçok müşterisi e-posta tasarımı istiyordu. Ben ve Dan’ın en sevmediği iş olan e-posta tasarımı onların en büyük problemiydi fakat müşteri istekleri bitmek bilmiyordu. Onlar da bu problemi çözmek için daha önceki bir proje için yazmış oldukları eski bir yazılımı (başarısız bir dijital tebrik kartı ürünü) biraz düzenleyip Mailchimp’i ortaya çıkardılar. Bu kod MailChimp e-posta pazarlama hizmeti için dönüm noktası oldu. Aslında 2007 yılına kadar Mailchimp’i yan bir iş olarak görüyorlardı. Fakat 2007 yılında tasarım ajansını kapatıp tamamen bu işe odaklandılar ve şu anda 400 milyon doların üzerinde geliri olan dünyanın en büyük e-posta gönderim hizmetlerinden biri haline geldiler.
1.3.1.2. Shopify
Tobias Lütke snowboard satmak için bir e-ticaret sitesi arıyordu. Ancak ürünlerini online olarak pazarlamak için pratik bir yol bulamadı. Lütke, profesyonel olarak yazılım işiyle uğraşmasına rağmen sınırlı tasarım seçeneklerine sahip, katı kuralları olan, başka altyapılarla kolay etkileşmeyen e-ticaret platformlarıyla uğraşmanın ne kadar problemli olduğunu fark etti. Daha sonrasında Lütke ve arkadaşı Scott Lake, başkalarının da kendi ürünlerini online olarak satmalarına yardımcı olmaya karar verdiler. Arkadaşlarından ve ailesinden 200.000 dolar ve bir melek yatırımcıdan 250.000 dolar alan Lütke ve Lake, 2006 yılında özelleştirilebilir online mağaza yapımcısını resmen başlattı ve “Shopify” adını verdi. Kendi problemlerini çözmek için yola çıkan daha sonra binlerce kişinin problemini çözecek bir platform kuran Shopify, 2017 yılında 580 milyon dolar kazanan bir işe dönüşmüş oldu.
1.3.1.3. WeWork
Adam Neumann İsrail’de doğmuş 2001 yılında Amerika’ya taşınmış bir girişimciydi. Bebek giyimi üzerine bir girişimi olan Neumann aynı binadaki başka bir firmada çalışan mimar Miguel McKelvey ile beraber binada çok boş yer olduğunu ve bunun ev sahibi için büyük bir problem olduğunu farkettiler. Ev sahibi ile defalarca konuşup onu ikna ettiler ve 2008 yılında birçok kişinin aynı ortamda çalışabileceği Green Desk girişimini kurdular. Bu sayede hem gelenler daha az ücretle çalışma alanı buluyordu hem de binadaki kullanılmayan, kiralanamayan yer kiralanmış oldu. Tabi bu girişimi birkaç yıl sonra ev sahibine komple sattılar ve bir miktar para kazanmış oldular. Sonrasında ise aslında her iki tarafın da problemini çözen bu modelin insan ve komünite odağıyla binlerce kişinin problemini çözebileceğini gördüler ve bugünkü WeWork ortaya çıktı. 18’den fazla ülkede 250 binden fazla üyesiyle 21 milyar şirket değerine ulaştılar.
1.3.1.4. Dropbox
Drew Houston adlı girişimci Boston’dan New York’a doğru otobüsle giderken, ihtiyaç duyduğu dosyaları içeren USB sürücüsünü evde unuttuğunu fark etti. USB sürücünü evde unuttuğu için kendisine çok kızdı ve bu problemi bir daha yaşamak istemedi. Bu nedenle bu problemi çözecek kod yazmaya başladı ve insanların dosyalarını online ortamda saklamalarını ve başkalarıyla paylaşmalarını sağlayan bir web sitesi yaptı. Daha sonrasında Y Combinator adlı hızlandırma programına kabul oldu ve orada ilk yatırımcılarıyla tanıştı. Bugün milyar doların üzerinde geliri olan bir şirket haline geldi.
1.3.1.5. Malwarebytes
Marcin Kleczynski 14 yaşındayken evde kullandığı bilgisayara virüs bulaştı ve kullandığı hiçbir antivirüs programı ile virüsü yok edemedi. Sonrasında girdiği bir forum sitesinde tek tek o virüsü nasıl yok edebileceğine dair yardım edenler oldu. Sonrasında bu kişilere 14 yaşında olduğunu söylemeden bir iş kurmak istediğinden bahsetti ve bazılarına iş teklif etti. Şirket geçtiğimiz yıl 100 milyon doların üzerinde gelir elde etti.
1.3.1.6. Facebook
Mark Zuckerberg üniversitedeyken aldığı dersleri başka kimlerin aldığını görmek için Coursematch adlı bir site yapmıştı. Sonrasında etrafındaki kişilerin çekiciliğini test eden eğlence amaçlı “Facemash” adlı başka bir site daha yaptı. İki sitede de hem başkalarının ne yaptığını hem de başkalarının düşüncelerini öğrenmenin online ortamda ne kadar zor olduğunu fark etti ve bugünkü Facebook’un tohumları bu problemleri çözerek ortaya çıktı. İlk başlarda sadece üniversitelerde kullanılan site daha sonrasında aslında tüm insanların bu tip problemleri olduğunu fark etmeleriyle tüm dünyada açıldı.
1.3.1.7. Google
Larry Page doktora tezi için bir konu arıyordu ve İnternetteki tüm sayfalardan oluşan bir grafik yapısı düşünüyordu. Aslında amacı İnternet dünyasının en iyi arama motorunu yapmak değildi. Bir web sayfasındaki bağlantıları takip ederek başka bir web sayfasına bağlanmak kolaydı fakat bir problem fark etti. Bir web sayfasına başka hangi sayfaların bağlantı yaptığını bulamıyordu.
Akademisyenler, makalelerini dikkatlice inşa edilmiş bir alıntı temeliyle oluştururlar. Her makalede daha önce yayınlanmış makaleleri, yazarın argümanını ilerleten kanıt noktaları olarak göstererek bir sonuca varırlar. Makaleler yalnızca orijinal düşüncelerine göre değil, aynı zamanda alıntıladıkları makale sayısına ve her atıfın algılanan önemine göre de değerlendirilir. Alıntılar o kadar önemlidir ki, bu alanda bir bilim dalı bile vardır, “Bibliyometri”.
Larry Page ve Sergey Brin bir araya gelerek aynı akademik makalelerdeki mantığı İnternet dünyasına getirmek için “BackRub” adlı girişimi kurdular, daha sonrasında bu girişim “Google” adını aldı ve şu anki halini aldı. Aslında matematiksel bir problem ile yola çıkan ikili daha sonra bunu web sayfalarının güvenilirliğini ve itibarını ölçmek için kullanmışlar ve Google’ın en büyük altyapısını oluşturan “PageRank” algoritmasını bulmuşlardı.
1.3.1.8. Joy Mangano
Ülkemizde de gösterilen “Joy” adlı filmde, Amerikalı Joy Mangano adlı bir kadının, yaşadığı veya gördüğü problemleri icatlara çevirdiği anlatılmaktadır. Filmde Joy Mangano paspasların hem sıkmasının zor olduğunu hem de yerleri iyi temizlemediğini fark eder. Bu problemin üzerine giden Joy Mangano kolayca tek hamleyle çevrilerek sıkılabilen paspas (Amerika’daki adıyla Miracle Mop) yapar. Filmde de gösterildiği üzere satış yapan televizyon kanallarında satmaya çalışır. Birçok zorluklar çeker fakat sonra çok başarılı bir iş insanına dönüşür. Sonrasında problem çözme konusuna kafayı takar ve 100’den fazla patent alır. Çıkardığı diğer bir ürün yine problemden yola çıkarak hayata geçmiş olan “Kaymayan Askı” ürünüdür. Joy Mangano bir gün dolabındaki birçok elbisenin askıda zor durduğunu kaydığını hatta dolabın aşağısına düştüğünü fark eder ve askıların kaymamaya yönelik malzemeden yapılmadığını ve askının üst kısmının doğru eğimlerde yapılmadığını fark eder. Bunu çözmek için kaymayan bir malzeme kullanır ve askının üst tarafını doğru eğimlerde yapar. Bu askı da Joy Mangano’nun başarılı ürünlerinden biri olur.
1.4. İhtiyaç Nedir?
İhtiyaç bir kişinin eksikliğini hissettiği şeydir. Fakat direkt olarak ihtiyacı karşılamaya çalışmak girişimci için yanlış bir yol izlemek anlamına gelmektedir. Araba endüstrisinin liderlerinden Henry Ford’un motorlu araçlar daha yokken “Eğer insanlara ne istediğini sorsaydım, daha hızlı giden atlar isterdi” dediği iddia edilmektedir. Bu söylem aslında bize insanların ihtiyacını yanlış tanımlayabileceğini göstermektedir. İhtiyaç zamana göre de değişen bir kavramdır. Örneğin bundan 10 yıl önce müzik dinlemek için MP3 çalan cihazlar bir ihtiyaç gibi gözükse de şu anda tamamen dijital üyeliklerle müzik dinlenir hale gelinmiştir. Burada elbette “İhtiyacın müzik dinlemek mi MP3 çalmak mı?” olduğunu iyi düşünmek gerekmektedir. MP3 sadece bir araçtır ve zamana, teknolojiye, trendlere göre değişiklik gösterir, müzik dinlemek ise ana ihtiyaçtır, araçları değişse de ihtiyaç olarak kalacaktır. İhtiyaç ve yapılmak istenen iş konusu ilerleyen başlıklarda daha detaylı anlatılacaktır.