Girişimcinin El Kitabı
Borç Ve Özsermaye İle Finansmanın Temel Özellikleri
Girişimcinin yeni bir iş kurarken temel fon kaynakları, özsermaye (öz kaynaklar yani kendi parası) ve yabancı kaynaklar olarak adlandırılan borçtur.
Özsermaye vadesi sonsuz olan bir kaynaktır. İşletmenin ömrü sonsuz kabul edildiği (işletmenin sürekliliği kavramı) için bu kavrama bağlı olarak özsermayenin de vadesi sonsuzdur. Teorik olarak ortaklara ait bir para olan özsermayenin getirisi (maliyeti) borcun maliyetinden yüksektir. Çoğu girişimci tarafından dile getirilen “Bu para benim param, nasıl olur da maliyeti olur?” anlayışı doğru değildir. Bu gerçeği bilmeyen girişimciler, yaptıkları yatırımda olması gereken getirinin altında bir hedef belirleyeceğinden kurdukları girişimin değerinin zamanla artmasından ziyade azaldığını göreceklerdir.
Finansmanda kısa ve uzun vade ayırımı, borçlar için söz konusudur. Kısa vadeli borçlar, bir yıl içinde ödenmesi gereken borçlar iken uzun vadeli borçlar, vadesi bir yıldan uzun olan borçlardır. Uzun vadeli borçların bir yıl içinde ödenecek kısımları da kısa vadeli borç olarak kabul edilir. Borcu veren kurumlar uzun vadede belirsizlik daha fazla olduğu için uzun vadeli kredinin faizini daha yüksek tutarlar. Öte yandan, borcun vadesi arttıkça girişimci açısından likidite riski (burada borcu bir yıl içinde ödeme durumu) düşecektir ama borcun maliyeti de yani faizi de yükselecektir. Bu yüzden kısa vadeli borçlar likidite riski yüksek ama faizi daha düşük borçlardır. Uzun vadeli borçlar ise likidite riski düşük ama faizi daha yüksek borçlardır. Girişimciye başlangıçta mümkünse borç kullanmaması tavsiye edilir ama yeteri kadar özsermaye veya devlet desteği bulamaması durumunda borç kullanması önerilebilir. Borç olarak da maliyeti yüksek olmakla beraber öncelik uzun vadeli borç olmalıdır. Çünkü girişimin ilk yılları zor yıllardır. Bu yıllarda başlangıçta belirlenen satış ve kâr hedeflerinin altında kalma ihtimali yüksektir. Bu yüzden kısa vadeli borçların vadesinde ödenmesi ihtimali düşüktür. Çok mecbur olmadıkça kısa vadeli kredi kullanılmamalı, kullanılacaksa da stok ve alacakları finanse ederken kullanılmalıdır. Fakat sabit varlıkları finanse ederken kısa vadeli borç kullanma yoluna gidilmemelidir. Bu çok riskli bir seçenektir. Çoğu başarısız girişimcinin yaptığı hata da budur (Aktaş, vd., 2008).
Birbirine alternatif olan bu kaynakların belirli fayda ve mahzurları vardır. Genel olarak birinin faydası, diğerinin mahzurudur. Bu fayda ve mahzurlara bakarak girişimci, finansmanda kendi yol haritasını çizmelidir.
Özsermaye ile finansmana kıyasla borçla finansmanın faydaları aşağıdaki gibidir:
- Borcun maliyeti (faiz) işletmenin kazancına bağlı olarak artmaz. Borcun maliyeti sabittir. Girişimci ya da onun tarafından kurulan işletmenin kazancı arttı diye borç verenler ilave bir getiri talep edemezleri,
- Borcun maliyeti, sanılanın aksine özsermayenin maliyetinden daha düşüktür. Bunun temel nedeni, işletmenin tasfiyesi halinde işletmenin varlıkları üzerinde borç verenlerin alacak hakkının öncelikli olmasıdır. Yani işletmenin iflası durumunda varlıklar nakde çevrildiğinde öncelikle borç verenlere ödeme yapılır. Borç verenlere ödeme tamamlanınca kalan tutar varsa ancak o zaman özsermaye sahiplerine yani firma ortaklarına bakiye dağıtılır. Dolayısıyla özsermaye sahiplerinin katlandığı risk daha yüksektir ve bu yüzden talep ettikleri getiri (özsermaye maliyeti) de daha fazla olmalıdır. Aksi takdirde kimse, iş kurma ya da ortak olma riskini üstlenmek istemezdi. Doğal olarak da borç vermek, daha rasyonel bir karar olurdu. Sonuç olarak finansın temel ilkelerinden birisi olan “yüksek risk-yüksek getiri” ilişkisi burada da geçerlidir.
- Borç kullanmanın vergisel avantajı genel olarak özsermaye ile finansmana nazaran daha fazladır. Yani borç için ödenen faiz ve diğer giderlerin tamamı vergiden düşülebilir.
- Borçla finansmanın bir diğer yararı girişimciyi işletmenin yönetiminde bir sınırlama veya kontrolü kaybetme gibi bir riske sokmamasıdır. Borç kullanıldığında, girişimci, firmanın yönetim ve kontrolünü borç verenlerle paylaşmak mecburiyetinde değildir.
Öte yandan borçla finansmanın özsermaye ile finansmana kıyasla mahzurları ise şunlardır:
- Borç kullanımı, girişimciyi belli bir ödemeyi belli bir tarih itibariyle yapmaya mecbur tutar. Çünkü borç kullanırken girişimci, alacaklıya anapara ve faiz ödemelerini zamanında yapmayı taahhüt etmektedir. Eğer girişimcinin ilgili dönem itibariyle elde ettiği getiri yani kazanç kullanılan borca ilişkin ödemeleri yapmaya yeterli olmazsa işletme iflasa gidebilir.
- Aşırı borçlanma, girişimcinin (işletmenin) riskini artırır. Buna finansal kaldıraç derecesinin artması denir. Finansal kaldıraç derecesini artırmak, işler iyi giderken belki kârı artırabilir ama adından da anlaşıldığı gibi kaldıraç, yukarı çıkarttığı gibi dibe de indirebilir. Firma satış yapmakta zorlandığında kullanılan her borç, firma için artık bir yüktür. Aynı zamanda aşırı borç kullanmanın bir diğer riski de borç arttıkça uygun şartlarda yeni finansal kaynak bulmanın zorlaşmasıdır. Bankalar aşırı borç kullanan firmaya kredi vermeye istekli değildir. Aşırı borç kullanmanın ahlaki riziko riskini de artırdığını düşünürler (Niçin? Cevap: Çünkü genelde insanlar başkasının parasını daha rahat riske etme eğilimindedir.) (Brealey, vd., 2007).
- Borçlanmada teminat göstermek gerekebilir. Teminat gösterilmesi durumunda teminat bulunamazsa kredi kullanımı da söz konusu olamayacaktır.
Daha önce de söylendiği gibi, borçla finansmanın mahzurları, özkaynaklar ile finansmanın faydası iken borçla finansmanın faydaları özkaynaklar ile finansmanın mahzurlarıdır.