Girişimcinin El Kitabı
Etik ve Ahlak
Etik ve ahlak, son yıllarda birbirinin yerine sıkça kullanılan kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Günlük hayatta da çoğu zaman birbirinin yerine aynı anlamı karşıladığı düşüncesiyle kullanılan bu iki kavramın aslında farklı içeriğe sahip olduğu bilinmektedir. Bu kısımda iki kavram mümkün olduğunca sade anlatımla açıklanmaya çalışılacaktır. Bu şekilde aynı zamanda iki kavram arasındaki farklılıklar da ortaya konulmuş olacaktır.
Latince moral ve Grekçe etik kavramlarının karşılığı olarak ahlak kavramı kullanılmaktadır. Kelime ve gramer bilgisi (etimoloji) bakımından moral veya etik kavramları, ahlâk ile benzer yapıdadır. Grekçe etik kelimesi, karakter ve alışkanlık anlamına gelen “ethos”tan türetilmişken Latince moral kelimesi ise adet, alışkanlık, karakter anlamına gelen “mos”tan türetilmiştir. Etimoloji ve anlamca yakınlıklarına rağmen her iki kavramın kullanım yerleri açısından farklılıklar söz konusudur.
Olgusal ve tarihsel olarak yaşanan bir şey “ahlak” olarak isimlendirilirken bu olgunun araştırılması ise “etik” olarak değerlendirilmektedir (Poyraz, 1996:21). Bu bağlamda ahlak, yaşanan gerçeklikle daha iç içe iken etik ise insanın bireysel ve toplumsal ilişkilerini nasıl yönlendirmesi gerektiğini, iyi ve kötü eylemleri belirleyecek ölçütlerin neler olabileceğinin incelenmesini esas alan bir bilim dalı şeklinde tanımlanabilir (Demir ve Acar, 1997:14).
Başka bir ifadeyle ahlak felsefesi; neyin iyi ve doğru, neyin kötü ve yanlış olduğunu, insan yaşamının amacının ne olması gerektiğini ve erdemli bir yaşayışın hangi öğeleri içerdiğini araştıran felsefenin bir dalı olarak iyinin, doğrunun anlamını açıklayıp, bir eylemi iyi ya da kötü kılan ölçütler üzerinde yoğunlaşır (Cevizci, 1999:18). Dolayısıyla ahlak felsefesi, insana ilişkin ahlaki sorunlarda doğrulanabilir, yanlışlanabilir bilgileri ortaya koyması beklenen bir disiplin iken, ahlak ise insan eylemlerinin toplum hayatına zarar vermeden düzenlenebilmesini sağlama amacına hizmet eder (Arslan, 2005). Ahlak gerçek hayata ilişkin süregelen insan davranışını değerlendirir ve yön vermeye çalışırken, etik ise felsefenin bir dalı olarak ahlaki bağıntıların niteliği üzerinde genel bir görüş elde etmeye çalışır (Poyraz, 1996:22). Özetle ahlak, hayatın doğal akışı içindeki insanın insan ve eşya ile ilişkilerine rehberlik eden ve yazılı olmayan kurallar seti şeklinde tanımlanabilir. Buna karşılık etik, bu kurallar setine ilişkin felsefi değerlendirmelerin farklı kültür, zaman dilimi ve sektörler bakımından sözlü ve yazılı hale getirilme çabaları biçiminde ifade edilebilir.
Ahlak, nazari ve ameli olarak iki kısma ayrılabilir. Bu sınıflandırma kapsamında nazari ahlakın konuları aslında ahlak felsefesinin yani etik’in konularıyla oldukça benzerdir. Bu sorular şu şekilde sıralanmaktadır:
- “İyi” ve “kötü” nedir? (değer problemi),
- İyi ve kötü arasında bir seçim yapma kudretine sahip miyiz? (hürriyet problemi),
- İyi ve kötü hakkındaki ahlâkî hükümlere nasıl varıyoruz?
- Bu hükümlerin genelliği ve geçerliliği ne ölçüdedir?
Ahlak felsefesi ile amaçlanan, bu konuların müzakere zemininde tutulabilmesidir. Zira ahlak felsefesinde, prensip olarak gerçekliği baştan kabul edilen hiçbir ahlaki kesinlik yoktur. Etik, bu kesinliklere düşünce yoluyla ve tartışarak ulaşmak ister (Çağrıcı, 1991:23-30). Etik ve ahlak kavramları arasındaki farkı ortaya koyabilmenin diğer bir yolu da her iki kavramın varlık bilimiyle ilgili (ontolojik) açıdan ele alınması olabilir. Genel itibariyle bireylerin doğru ve yanlış ile ilgili olarak temel aldıkları varsayımlardan oluşan ahlak, tarih boyunca hep dini öğretiler çerçevesinde şekillenen bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bireylerin bu ortak doğrular etrafında ittifak edişinin nedeni yalnızca akla uygun olması değil, aynı zamanda benzerlerinden üstün bir niteliğe sahip olduklarına yönelik inançlarıdır. Etik ise genel olarak doğru ve yanlışın belli konulardaki, örneğin meslek alanlarındaki yansımalarının neler olduğuna yönelik bir akıl yürütme faaliyetini ifade eder.
Bu çerçevede ahlak, ontolojik olarak bizim dışımızda var olan bir gerçekliğe karşılık gelirken etik ise daha çok uygulamaya dönük belirli alanlarda ahlakın yansımalarına ilişkin tespitleri içerir ve genellikle zamana ve zemine göre farklılıklar gösterir. Ancak genel kural olarak tıpkı yasaların anayasalara aykırı olamaması gibi etik ilkelerin de ahlaki esaslara aykırı olmaması beklenmektedir (Erdemir, 2013).
Özetle ifade etmek gerekirse etik, ahlaki problemler ve bunlara ilişkin yargıların yorumlanmasına yönelik felsefenin bir alanı iken hem kişinin iç dünyasına hem de toplumsal hayata yönelik yansımaları bakımından önemli olan ve yaşanan hayata yön veren değerler olarak toplumsal davranış kurallarının toplamına da ahlak adı verilebilir.