TEDE-PORT

Girişimcinin El Kitabı

Girişimcinin El Kitabı

Girişimin Etik Temelleri ve Girişimin Etik ilkeleri

Toplumu oluşturan insanların bir arada yaşarken ilişkilerindeki öngörülebilirliği artırma bakımından yazılı olmasa da ahlaki değerlere ihtiyacı vardır. Benzer şekilde iş dünyasında da doğru-yanlış, iyi-kötü, savunulabilir-savunulamaz, onurlu-onursuz gibi yargılamalar için zemin oluşturan iş ahlakı değerlerine bakma ihtiyacı duyulur. Her bir toplumda bu bağlamda girişimin etik ilkelerini, toplumun ahlaki değerlerinin oluşturduğunu söylememiz mümkündür.

Bu değerleri yok sayan veya göz ardı eden girişimlerin belki kısa vadede kazanç elde etmesi, büyümesi ve ayakta kalması mümkün olabilir. Fakat unutulmamalıdır ki, bu değerlere aykırılık ya da bu değerlerden yoksunluk, bir şekilde girişimlerin eylemleri ve bunların sonuçları ile ortaya çıktığı fark edildiğinde, etik ilkelerden yoksun ya da bunlara aykırı davranmayı sürdüren hiçbir girişimin ayakta kalması mümkün olmaz. Nitekim iş dünyasında buna ilişkin çok sayıda örnek tarih sayfaları arasında bulunabilir.

Yeni ve küçük girişimler bakımından girişimcinin etik zekâsının dürüstlük, sorumluluk bilinci, şefkat ve bağışlayıcılık değerleriyle desteklenmesi gerektiği söylenebilir (Lennick ve Kiel, 2005:190-196). Özellikle işletme sahip ve yöneticileriyle çalışanların daha kolay iletişim kurabildiği küçük girişimlerde bu değerlerin çok daha hızlı bir şekilde sonuca yansıdığı gözlenir. Bu değerlere aykırı hareket etmenin sonuçları bir yandan işletme içinde huzursuzluklara sebep olurken diğer taraftan da müşteriler, rakipler ve genel olarak toplumda girişimcilere karşı tepki oluşmasına yol açar.

Girişimcilerin etik ilkelerden yoksunluğu veya bunlara aykırı hareket etmesi elbette iradi bir durumdur. Girişimcinin gözünden kaçan ve arızi olarak değerlendirilebilecek bazı durumları istisna olarak görmek gerekir. Örneğin girişimci öyle istemese de bazen bir çalışanın daha fazla kazanma hırsı, daha az çalışma isteği, önemsememe özelliği ve benzeri durumlar sebebiyle etik ilkelere aykırı sıra dışı örneklerin ortaya çıkması, istisnalar olarak kabul edilebilir. Bir girişim, özünde etik temellere sahip olarak toplumun ahlaki değerlerini esas itibariyle önemsiyorsa bu tür arızi durumları istisna olarak görmek yerinde olur.

Girişimin etik temellerinin daha açık anlaşılması bakımından aslında girişimcinin etik ilkelerinin sıralanması yerinde olacaktır. Girişimcinin etik ilkelerini; güvenilirlik, dürüstlük, sorumluluk bilinci, adil olma ve kaynakları etkin kullanma olarak sıralayabiliriz.

3.1. Güvenilirlik

Girişimcinin en önemli etik ilkelerinin başında onun güvenilir olması sayılabilir. Tarih boyunca esnaf ve tüccarımızın emin olma özelliği yani güvenilir olmasına ilişkin çok sayıda örnekten söz edilir. Gerçekten de bir girişimcinin güvenilir bir insan olarak değerlendirilmesi, çalışanları, müşterileri, tedarikçileri ve rakipleri tarafından çok değerli görülür. Güvenilirlik, girişimcinin öngörülebilir olmasını sağlar. Öngörülebilir olması; girişimcinin ilişkilerinde güven tesis eder. Öngörülebilirlik; bir girişimcinin yenilik yapma, yeni şeyler geliştirme kapasitesini kısıtlayan bir özellik değildir.

Müşterisine söz verdiği ürünü söz verdiği gibi ve söz verdiği günde teslim etmesi girişimciye olan güveni artırırken güvenin rahatlığıyla girişimcinin süreçlere, ürünün fonksiyonları, faydası veya sunum biçimine yönelik yeni bir şeyler yapmayacağı anlamına gelmez. Tam tersine güvenilir bir girişimci, bu özellikleri ile müşterisini, çalışanlarını ve tedarikçilerini ayrıca memnun eder ve ilave tatmin sağlarken rakiplerini de kamçılamış olur. Başka bir deyişle bu şekilde davranan girişimci, aslında bir yandan güvenilirliği ile öne çıkarken bir yandan da rakiplerini şaşırtmak suretiyle onların da daha iyisini yapma yolunda çabalamaya teşvik etmiş olur.

3.2. Dürüstlük

Hiçbir mazeret, gündelik hayatta dürüst olmamayı mazur göstermeyeceği gibi girişimci için de dürüst olmayan bir davranışa gerekçe üretilmeye çalışılması hoş karşılanmaz. Hatta bir girişimcinin kendi pazarında doğal veya hukuki tekel olması bile dürüstlükten taviz vermesinin gerekçesi olamaz. Nihayetinde tekel olma pozisyonunu, dürüst olmayan davranış ve eylemlerine gerekçe tutan bir girişimciye mecbur kalınabilir ancak bu durum, girişimciye olan nefreti artırmaktan başka bir işe yaramaz. Benzer şekilde alıcı tekeline sahip olması, istihdam bakımından güçlü olması, yani çalışanların ve/veya tedarikçilerin kısa sürede başkaca çalışacakları bir alternatiflerinin bulunmaması durumu da dürüst olmayan girişimciye olan nefreti ortadan kaldırmaz.

Önemli olan, belirli gücüne rağmen girişimcinin dürüstlük ilkesine uygun davranabilmesidir. Bazen de güç yerine pazardaki zayıflığın getirdiği dürüstlükten uzaklaşma eğilimleri ortaya çıkabilir. Zayıflıktan kaynaklanan durumlarda da girişimciden beklenen, dürüstlük ilkesinden asla vazgeçmemesidir. Örneğin, güçlülerle rekabet edebilme adına güçlü olan rakipleri hakkında karalama çabası içinde olması, rekabet edebilmek amacıyla kendi üretimine hile karıştırması, hiçbir girişimci çabası olmaksızın marka, ambalaj, reklam ve benzeri yollarla haksız rekabete yol açacak eylemlere girişmesi de girişimci için dürüstlükten uzaklaşma anlamına gelir.

3.3. Sorumluluk Bilinci

Bireysel ve sosyal sorumluluklarla ilgili kısımda da belirtildiği gibi her girişimcinin bireysel, sosyal ve örnek olma sorumluluğu vardır. Bu sorumluluklarını unutan, göz ardı eden veya yok sayan girişimcilerin eylem ve davranışları ile bunların sonuçlarının ekonomiye ve topluma yükleyeceği maliyetler bakımından da ciddi sorumlulukları oluşur. Dolayısıyla her girişimci, kendi sorumluluk bilinciyle hareket etmek zorundadır.

Öte yandan girişimcilerin daha dar kapsamda çalışanları, müşterileri, tedarikçileri, rakipleri ve çevreye karşı sorumlulukları olduğu da bir gerçektir. Vergi vermek, çalışanların ve tedarikçilerin ödemelerini zamanında yapmak, toprağı, havayı ve su kaynaklarını kirletmemek, müşterilere taahhütlerini zamanında ve sözleşme hükümlerine göre yerine getirmek, rakiplerine haksızlık yapmamak gibi sorumluluklar bu kapsamdadır.

Nihayet girişimcinin ailevi sorumlulukları da vardır. Ailesinin geçimini sağlamak, aile fertlerine zaman ayırmak, akrabalık ve komşuluk sorumluluklarını yerine getirmek de girişimcinin kaçamayacağı sorumlulukları arasındadır.

Diğer yandan girişimcilerin, hem girişimci olarak yenilik yapma ve ekonomik gelişime katkıda bulunma hem de gerçekleştirilen işle ilgili zanaat veya sanat konusu işlerle ilgili çıraklık ve ustalıkla ilgili sorumlulukları da çoğu zaman unutulan sorumlulukları arasında sayılabilir.

3.4. Adil Olma

Adil olma sorumluluğu aslında yukarıda sayılan etik ilkelerin oldukça önemli bir ara kesiti olarak karşımıza çıkar. Bir yandan müşterisine tatmin edici bir mal veya hizmet üretme sorumluluğu bulunan girişimcinin öte yandan tedarikçisine ve çalışanına emeğinin karşılığını zamanında ödeme sorumluluğu vardır. Benzer şekilde kazancıyla büyüme, yeni istihdam sağlama ve yenilikler geliştirme sorumluluğu yanında vergi verme sorumluluğu bulunmaktadır.

Adil olma sorumluluğu bir girişimci için aynı zamanda çalışanları arasında matematiksel olarak eşit ücret ödememeyi de gerektirebilir. Benzer şekilde müşterileri arasında farklı indirim uygulama da adil olma sorumluluğunun bir gereği olarak karşımıza çıkabilir.

Özetle bir girişimcinin adil olma sorumluluğuna ilişkin etik ilke, matematiksel anlamda eşitliğe değil; hak edene hak ettiği karşılığı verebilme ilkesine işaret eder. Aksi halde iş dünyasında gerçek anlamda rekabeti ve yenilik yapma motivasyonunu iş dünyasında geçerli kılmak mümkün olmayacaktır.

3.5. Kaynakları Etkin Kullanma

Kaynaklar, dünya ölçeğinde eşit olabilir. İnsanlık tecrübesi, kaynak dağılımının dünya üzerinde adil bir şekilde dağılmadığını ve yine pek çok insan ve girişim eyleminin bu dağılımı olumsuz etkilediğini bize açıkça göstermektedir. Tam bu noktada girişimcinin etik ilkeleri arasında oldukça önemli olduğunu düşündüğümüz kaynakların etkin kullanılması ilkesi karşımıza çıkar.

Sadece bölge ve ülke içinde değil tüm dünya gözetilmek suretiyle kaynakların etkin kullanılması daha da önemli hale gelmektedir. Bu noktada girişimci de oldukça hassas olmalı ve kaynakları kullanırken israftan kaçınmalıdır. Bu anlamda toprak, hava, su ve enerji başta olmak üzere her türlü girdi özelliği olan hammadde, mamul ve yarı mamul yanında insan kaynağı ve zaman da önemli bir girişim kaynağı olarak etkin kullanılması gereken kaynaklar arasında sayılmalıdır.

Bu bağlamda girişimci, kendi zamanını olduğu gibi, çalışanlarının, müşterilerinin ve tedarikçilerinin de zamanını etkin kullanmayı âdet edinmelidir. Her türlü hammaddeyi başkaları ve rakiplerinin de ihtiyaç duyacağı çok önemli kaynak olarak görmelidir. Parasını ben ödüyorum istediğim gibi istediğim rahatlıkta kullanırım anlayışında asla olmamalıdır.